Merhabalaaaar :D ikinci dizimle yine sizlerle beraberiz. Dizimi bitireli biraz oldu ama malum bayram derken ancak yazabildim sizlere. Başlıktan da belli olduğu üzere bugünkü dizimiz I Hear Your Voice.. Benim tek kelimeyle bayıldığım bir dizi. Doktor Stranger' ı bitirdikten sonra sanki bir daha ondan güzel bir diziyle karşılaşmayacakmışım gibi geldi ve çaresizce blog blog dizi aradım :D ve neredeyse önerilen bütün dizilerin içinde dizimizde vardı. Tanıtımından dolayı bir parça uzak durmuştum diziye ama şunu söylemeliyim ki tanıtımıyla pek de alakası yok. Siz gerekli yerden okursunuz tanıtımı o yüzden yazmayacağım. Ama tanıtımdan dolayı bana dizi biraz ciddi gelmişti ama tam aksine sımsıcak bir dizi. Sizi sarıp sarmalayan hikayeler....
Diğer dizilere pek ısınamamakla birlikte çaresiz tatilin ve boş vaktin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak diziye başladım. Fakat bana ilk bölümü biraz sıkıcı geldi. Secret Garden' da yaptığım ölümcül hatadan sonra hiçbir diziye ilk bölümden not vermemeye karar vermiştim. Hak verirsiniz ki çoğu K-Drama ilk bölüm konusunda pek başarılı değil ve bir de son bölüm. Tamam çoğunda mutlu son var fakat yarım saatlik mutlu son tatmin edici değil :D öhöm neyse buna ilerleyen dakikalarda değineceğim. Ben diziye ikinci bölümün yarısında ısındım ki pir ısındım. Başta dediğim gibi sımsıcak bir diziydi. Ve artık yazmaya başlıyorum. Bol bol spoiler içerir...
Başta da dediğim gibi dizi tanıtımındaki gibi değil. Ben tanıtımda okuduğum kadarıyla dizi hakkında Avukat Jang ve Avukat Cha' yı bir ekip olarak düşündüm ve Park Soo Ha' yı da onlara yardım eden biri olarak düşündüm. Eminim ki açıklamayı okuyan herkes böyle düşünür fakat dizi hiç de öyle değil. Soo Ha bazı davalarda Avukat Jang' a yardım ediyor. Ahhh ahhh böyle yardımcımız oldu da biz mi avukat olmadık, biz mi dava kazanmadık... Bu arada şunu da eklemeliyim ki ben Lee Jong Suk' u pek de sevmezdim fakat bu dizi sayesinde inceden bir yanıklık oluşmadı değil :D
Dizinin olay örgüsü Jang Hye Sung ve Park Soo Ha etrafında gelişiyor. Park Soo Ha küçükken babasıyla bir kaza geçiriyor ve kazayı yapan adam kasıtlı olarak babasını öldürüyor. Sıra Soo Ha' ya geldiğinde ise ordan geçen lise öğrencisi Jang Hye Sung olayı görüp fotoğraf çekiyor ve katilin Min Joon Gook' un dikkatini dağıtıp Soo Ha'nın hayatını kurtarıyor. O sırada da annesinin yanında çalıştığı ailenin kızı tarafından iftiraya uğruyor. O kıza (Seo Do Yeon) dürüstlüğünü göstermek için Min Joon Gook' un öldürme tehditlerine kulak asmayıp şahitlik yapacağını söylüyor. Altta kalmamak için Do Yeon da kabul ediyor fakat korkup kaçıyor nitekim Hye Sung pişman da olsa şahitliği tek başına yapıyor. Mahkemede de tehdit edilmesinin ardından Soo Ha hayranlık ve minnet duygusuyla onu koruyacağına dair söz veriyor ve olaylar 10 yıl geçmesinin ardından başlıyor.
Jang Hye Sung rolünü ben sevdim. Biraz daha kuralların dışındaydı. Asi, burnu havada, kibirli ve ön yargılı bir karakteri hakkıyla oynadı. Ben bu karakteri sevdim çünkü mıymıy Kore kızlarından gına gelmişti. Tüm dizilerin aksine burda hiç mıymıy karakter yoktu. Tüm kızlar dişliydi. Avukat Jang'a gelelim biz genel detayları sonda vereceğim zaten. Tam da üniversiteye hazırlandığım şu sıralarda bende avukat olma hissini oluşturan bir karakter oldu. Savunması, gururu dört dörtlük bir avukattı. Ve katı görünen kalbinin aslında sımsıcak oluşu...
Diğer bloggerların aksine ben Oska' yı tanıyamadım. Bunu büyük bir utançla yazıyorum ki kendisi Secret Garden' da bir numaralı adamımdı. Ama stil farkı da gözle görülür. Benim havalı, öz güveni tavan Oska'mla bu kısa saçlı, saf adamın alakası yok. Ben Avukat Cha karakterini pek sevmedim açıkçası. Bana esas oğlan gibi geldi ki çok ürkütücüydü. Belki bir polis olsaydı daha havalı gelebilirdi. Fakat beyaz çorapları ve saçma gözlükleriyle pek sevmediğim bir karakter oldu. Fakat işine dört elle sarılması ve insanlarla iyi geçinmesi artı puandı. Fakat ona hayatımda rol verecek olsam kankadan öteye gidemezdi maalesef.
Savcı Seo, benim sevdiğim bir karakterdi. Ufak tefek hareketlerini saymazsak bence idealist bir savcıydı. Avukat Jang' a yardım edişi, ondan yardım istemesi çok güzel sahnelerdi. Eğer savcı olsaydım böyle biri olmayı çok isterdim. Her ne kadar düşman gibi görünseler de Avukat Jang'ı sevdiği ve önemsediği belli oluyordu. Min Joon Gook davası bunun en önemli kanıtıdır bence. Ve şu baba konusuna da değinmeden geçemeyeceğim, efsaneydi. Dizilerde bu karakterler pek affedilmezdi fakat Savcı Seo babasının son günlerinde hiç yalnız bırakmadı ve olabildiğine kaliteli zamanlar geçirdi. Benden bol bol artı puanlar Savcı Seo' ya :D
Bu ikiliyi sevmeyen var mıdır acaba? Diziye renk katan bu ikiliyi unutmak olmazdı. İsimleri aklımda değil fakat avukat aşırı tatlıydı. Bana bir mahkumla oyun oynaması saçma geldiyse de sonradan bunun biraz da suçlulukla olduğunu anladım. Öz güveni, huysuzluğu, Avukat Jang'a olan bir parça gıcıklığı (kahve alma sahnesine bittiğimi belirtmeliyim. Plastik bardak unutulmazdı.) ve deneyimiyle onlara olan yardımı, diziyi sımsıcak yapan olaylardan biriydi. Zaten bu tip karakterleri hep sevmişimdir.
Memur olan da çok tatlıydı. Sarılma sahneleri, saf halleri çok tatlıydı. Avukat Jang'a bir aşk da burdan gelse fena olmazdı hani :D
Ve son olarak diziye heyecan katan kötülerin kötüsü Min Joon Gook... Belki kızacaksınız ama dizinin sonunda bu adama çok da kızamadım ben. Avukat Cha' nın onu kurtardığı sahnede deli olduğumu kabul ediyorum. 19 bölüm süren kızgınlığım, nefretim 20. bölümde yerini acımaya bıraktı. Katil olmanın affedilir yanı yok fakat bu durumu kimse hak etmez. Ben eşi ölmeden önce iyi biri olduğuna inanıyorum çünkü gülümseme sahneleri çok içtendi. Ve yaşadıkları çok acı. Annesi ve oğlunun açlıktan ölmesi, çok çalıştıktan sonra eşinin haksızlığa uğrayarak ölmesi acıydı fakat yaptıklarını haklı çıkarmıyor ne yazık ki..
Anlatılacak pek çok karakter var fakat sizi sıkmak istemiyorum. Çok yazdığımın farkındayım fakat bunlar düşüncelerimin yarısı bile değil. Ben ilk kez bu konu da bir dizi izledim. Kadının büyük olduğu ilk dizimdi. Bence güzel mesajlar verdi. Bir feminist olarak en önemlisi kadının da ilişki de büyük olabileceği mesajı. Zaten beden olarak Soo Ha o kadar büyüktü ki bazen yaş olarak da onun büyük olduğunu bile düşünebiliyordum. Sadece yaş farkı biraz fazlaydı fakat doğal olarak öylr olması gerekiyordu. Soo Ha' nın küçük olması gerekiyordu. Fakat dizinin başlarında fazla abla olarak yaklaştığı için açıkçası hep öyle gidecek ve Soo Ha ikinci oğlan olacak sandım fakat güzel çevirdiler. Soo Ha' ya aşık olduğunu söylediği sahne de hafiften oynamadım değil.
Bu sahneye öldüm bittim. Soo Ha' nın o masum bakışları, Hye Sung'un ona kıyamaması... O kadar tatlı sahnelerdi ki... Aşkın en masum halini çok başarılı bir şekilde ortaya koymuşlar. Hafızasını kaybettiği sahnelerdeki tavrı, bakışı; aralarında ufak bir şey olduğundaki o sevinci... Otobüsdeki o masum gülüşünü unutamam.. Ve tabi ki o güzel düşünceleri duyuşunu ve tatlı tepkilerini.. Soo Ha karakterine değinmemekle çok mantıklı hareket etmişim çünkü bir kitap dolusu yazabilirim.
Olay örgüsü içinde aşka çok güzel yer vermişler. Ne çok az ne çok fazla, tadında sahnelerdi. Ve Soo Ha' nın esas oğlana geçişi de çok güzeldi. Davalar çok mantıklıydı ve sosyal mesaj veriyordu. Hikayeler objektifti, kimseye kin güdemedim. Ve final sahnesi bir parça tatmin ediciydi. Ama ben artık çoluk çocuğa karışmış mutlu aile tabloları görmek istiyorum. Secret Garden' dan bu yana hasret kaldım dostlarım..
Lafı epey uzattım. Sizlerin de size verdiği sözü 10 yıl boyunca unutmayan, sizi sabırla bekleyen, sizden vazgeçmeyen ve size böyle bakan biriyle en yakın süre de tanışmanız dileğiyle..
Bir başka dizi de görüşmek üzere.
Diğer dizilere pek ısınamamakla birlikte çaresiz tatilin ve boş vaktin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak diziye başladım. Fakat bana ilk bölümü biraz sıkıcı geldi. Secret Garden' da yaptığım ölümcül hatadan sonra hiçbir diziye ilk bölümden not vermemeye karar vermiştim. Hak verirsiniz ki çoğu K-Drama ilk bölüm konusunda pek başarılı değil ve bir de son bölüm. Tamam çoğunda mutlu son var fakat yarım saatlik mutlu son tatmin edici değil :D öhöm neyse buna ilerleyen dakikalarda değineceğim. Ben diziye ikinci bölümün yarısında ısındım ki pir ısındım. Başta dediğim gibi sımsıcak bir diziydi. Ve artık yazmaya başlıyorum. Bol bol spoiler içerir...
Dizinin olay örgüsü Jang Hye Sung ve Park Soo Ha etrafında gelişiyor. Park Soo Ha küçükken babasıyla bir kaza geçiriyor ve kazayı yapan adam kasıtlı olarak babasını öldürüyor. Sıra Soo Ha' ya geldiğinde ise ordan geçen lise öğrencisi Jang Hye Sung olayı görüp fotoğraf çekiyor ve katilin Min Joon Gook' un dikkatini dağıtıp Soo Ha'nın hayatını kurtarıyor. O sırada da annesinin yanında çalıştığı ailenin kızı tarafından iftiraya uğruyor. O kıza (Seo Do Yeon) dürüstlüğünü göstermek için Min Joon Gook' un öldürme tehditlerine kulak asmayıp şahitlik yapacağını söylüyor. Altta kalmamak için Do Yeon da kabul ediyor fakat korkup kaçıyor nitekim Hye Sung pişman da olsa şahitliği tek başına yapıyor. Mahkemede de tehdit edilmesinin ardından Soo Ha hayranlık ve minnet duygusuyla onu koruyacağına dair söz veriyor ve olaylar 10 yıl geçmesinin ardından başlıyor.
Jang Hye Sung rolünü ben sevdim. Biraz daha kuralların dışındaydı. Asi, burnu havada, kibirli ve ön yargılı bir karakteri hakkıyla oynadı. Ben bu karakteri sevdim çünkü mıymıy Kore kızlarından gına gelmişti. Tüm dizilerin aksine burda hiç mıymıy karakter yoktu. Tüm kızlar dişliydi. Avukat Jang'a gelelim biz genel detayları sonda vereceğim zaten. Tam da üniversiteye hazırlandığım şu sıralarda bende avukat olma hissini oluşturan bir karakter oldu. Savunması, gururu dört dörtlük bir avukattı. Ve katı görünen kalbinin aslında sımsıcak oluşu...
Savcı Seo, benim sevdiğim bir karakterdi. Ufak tefek hareketlerini saymazsak bence idealist bir savcıydı. Avukat Jang' a yardım edişi, ondan yardım istemesi çok güzel sahnelerdi. Eğer savcı olsaydım böyle biri olmayı çok isterdim. Her ne kadar düşman gibi görünseler de Avukat Jang'ı sevdiği ve önemsediği belli oluyordu. Min Joon Gook davası bunun en önemli kanıtıdır bence. Ve şu baba konusuna da değinmeden geçemeyeceğim, efsaneydi. Dizilerde bu karakterler pek affedilmezdi fakat Savcı Seo babasının son günlerinde hiç yalnız bırakmadı ve olabildiğine kaliteli zamanlar geçirdi. Benden bol bol artı puanlar Savcı Seo' ya :D
Bu ikiliyi sevmeyen var mıdır acaba? Diziye renk katan bu ikiliyi unutmak olmazdı. İsimleri aklımda değil fakat avukat aşırı tatlıydı. Bana bir mahkumla oyun oynaması saçma geldiyse de sonradan bunun biraz da suçlulukla olduğunu anladım. Öz güveni, huysuzluğu, Avukat Jang'a olan bir parça gıcıklığı (kahve alma sahnesine bittiğimi belirtmeliyim. Plastik bardak unutulmazdı.) ve deneyimiyle onlara olan yardımı, diziyi sımsıcak yapan olaylardan biriydi. Zaten bu tip karakterleri hep sevmişimdir.
Memur olan da çok tatlıydı. Sarılma sahneleri, saf halleri çok tatlıydı. Avukat Jang'a bir aşk da burdan gelse fena olmazdı hani :D
Ve son olarak diziye heyecan katan kötülerin kötüsü Min Joon Gook... Belki kızacaksınız ama dizinin sonunda bu adama çok da kızamadım ben. Avukat Cha' nın onu kurtardığı sahnede deli olduğumu kabul ediyorum. 19 bölüm süren kızgınlığım, nefretim 20. bölümde yerini acımaya bıraktı. Katil olmanın affedilir yanı yok fakat bu durumu kimse hak etmez. Ben eşi ölmeden önce iyi biri olduğuna inanıyorum çünkü gülümseme sahneleri çok içtendi. Ve yaşadıkları çok acı. Annesi ve oğlunun açlıktan ölmesi, çok çalıştıktan sonra eşinin haksızlığa uğrayarak ölmesi acıydı fakat yaptıklarını haklı çıkarmıyor ne yazık ki..
Anlatılacak pek çok karakter var fakat sizi sıkmak istemiyorum. Çok yazdığımın farkındayım fakat bunlar düşüncelerimin yarısı bile değil. Ben ilk kez bu konu da bir dizi izledim. Kadının büyük olduğu ilk dizimdi. Bence güzel mesajlar verdi. Bir feminist olarak en önemlisi kadının da ilişki de büyük olabileceği mesajı. Zaten beden olarak Soo Ha o kadar büyüktü ki bazen yaş olarak da onun büyük olduğunu bile düşünebiliyordum. Sadece yaş farkı biraz fazlaydı fakat doğal olarak öylr olması gerekiyordu. Soo Ha' nın küçük olması gerekiyordu. Fakat dizinin başlarında fazla abla olarak yaklaştığı için açıkçası hep öyle gidecek ve Soo Ha ikinci oğlan olacak sandım fakat güzel çevirdiler. Soo Ha' ya aşık olduğunu söylediği sahne de hafiften oynamadım değil.
Bu sahneye öldüm bittim. Soo Ha' nın o masum bakışları, Hye Sung'un ona kıyamaması... O kadar tatlı sahnelerdi ki... Aşkın en masum halini çok başarılı bir şekilde ortaya koymuşlar. Hafızasını kaybettiği sahnelerdeki tavrı, bakışı; aralarında ufak bir şey olduğundaki o sevinci... Otobüsdeki o masum gülüşünü unutamam.. Ve tabi ki o güzel düşünceleri duyuşunu ve tatlı tepkilerini.. Soo Ha karakterine değinmemekle çok mantıklı hareket etmişim çünkü bir kitap dolusu yazabilirim.
Olay örgüsü içinde aşka çok güzel yer vermişler. Ne çok az ne çok fazla, tadında sahnelerdi. Ve Soo Ha' nın esas oğlana geçişi de çok güzeldi. Davalar çok mantıklıydı ve sosyal mesaj veriyordu. Hikayeler objektifti, kimseye kin güdemedim. Ve final sahnesi bir parça tatmin ediciydi. Ama ben artık çoluk çocuğa karışmış mutlu aile tabloları görmek istiyorum. Secret Garden' dan bu yana hasret kaldım dostlarım..
Lafı epey uzattım. Sizlerin de size verdiği sözü 10 yıl boyunca unutmayan, sizi sabırla bekleyen, sizden vazgeçmeyen ve size böyle bakan biriyle en yakın süre de tanışmanız dileğiyle..
Bir başka dizi de görüşmek üzere.
Efsaneler unutulmaz :DDDD
Yorumlar
Yorum Gönder